22 Ağustos 2011 Pazartesi

Yanlış Anlaşılmalar



Aman Allah’ım ilk defa bir yazıya Barbie değil de ben başlıyorum. Bence bu tarihe altın harflerle yazılmalı, hayır, hayır kazınmalı. Sonuçta bana asla ilham gelmez çünkü benim bu yazma işindeki tek görevim Barbie’nin başlattığı mükemmel yazıyı kıvrak zekamla sonlandırmak (Ne kıvrak zeka ama sormayın ben gayet net hatırlıyorum Tonic 1.sınıfta daha heceleri bile birleştiremezdi.). Geçen yazı da fark ettimki biz geçmiş zamanla yazamıyoruz, arkadaş. Bize ters (ya da ters bize off dur dur ilham kaçmak üzere). Biz geniş zamanla yazıyoruz ne hikmetse yani geldi, yedi, uyudu, sıçtı bize yanlış geliyor kasmaya başlıyoruz yazarken biz gelir, yer, sıçarla huzur buluyoruz J. O yüzden valla bir daha tövbe mecbur kalmadıkça kafamıza silah dayanmadıkça “Geçmiş Zaman”la yazmak YOK, yasak yasak anladın? Tonic yine konuyu saptırmakta üstüne yok. Biz kaldığımız yerden devam edelim en iyisi.

Sinemada  Ödünç  Sevgili


Tanrım, sanki arkadaşlarımla bir romantizm filmine değilde, Azrail ile Godfather filmine gitmiş gibiyim. Oturma sıramız dillere destan… Tonic’in yanına ben, benim yanıma 
Şizofren ve onun yanına da Narsist oturuyor. Dırırırımmmmm film başlıyor (b*ku yedik hayır sadece ben yedim Tonic yemedi)! Filmin konusu tam seviceğiniz konu tabii :D. Bir kadın en iyi arkadaşının kocasından hoşlanıyor ve tabii adamda yavşağın teki çıkıyor ve yavşıyor (Sevgiler, Tonic). Ya ama dur Tonic kız ne yapsın eskiden seviyomuş o adamı ve ayrıcada daha evlenmiyolar evlenmelerine bir hafta kalıyor. Bununlada kalmamış zaten en iyi arkadaşı eskiden bu evlenceği adamdan hoşlandığını biliyormuş pislik bile bile evleniyor! Her neyse olaya devam… Bir anda bir kol sanki beni sararmış gibi oluyor (İnşallah Şizofrendir diye dua ediyorum tabii)ve sağ tarafıma baktığım anda, Narsist’in arkadan gizlice Şizofren’i gösterip sessizce kulağıma “Çok taş değil mi?” diye fısıldıyor (Saçmalama Barbie sessizce fısıldıyorsa nasıl duyuyordsun?! Beyin terk) Tamam her neyse sadece FISILDIYOR ve Narsist’i tanıyorsam asla hoşlandığı çocuğu bana karşı övmez! Tonic’in aklına bir şey geldi bunu belirtmeden edemeyeceğim “Narsist” diye nitelendirdiğim arkadaşım kesinlikle erkek değildir! Neyse, ben bu sözden sonra salaklaşıyorum zaten salaktım ama bu sefer 2 katına çıkıyor bu olay. Bir süre sonra elime her ne hikmetse telefonum geçiyor ve içimden geldiği gibi Narsist ne söylediyse yanımda duran Tonic’e  mesaj çekiyorum. Hiçbir fikrim yok niye mesaj çekiyorum büyük ihtimalle adli dengem o sırada Şizofren’in o taş kaçamak bakışlarına (tabii bu kaçamak bakışlar mesaj çekiyorum diye olabilir) ve Narsist’in söylediği lafa takıldığı için yerinde değildi (ha b*ku yedik Tonic geçmiş zamanla yazdık :D hemen kurtaralım bence).Biz bir süre daha mesajlaşıyoruz bu mesajlar pekte hoşnut değil aynen şöyle:
Barbie: Ya galiba Narsist Şizofren’i bana ayarlamaya çalışıyor yoksa bana “Çok taş öyle değil mi?” sorusunu asla yöneltmezdi!! Çok gerginim ayrıca üşüdüm ne kadar soğuk şu sinema!!
Tonic: Valla Narsist’le Şizofren’i bilmem ama Massimo Dutti’deki beni dinleyip indirimde ki ceketi alsaydın bunlar başına gelmezdi kuzum !
Barbie: Asıl konu o değil tabii ayrıca da gerçekten pişmanım o ceketi almadığıma bunu kafama ikide bir kakma. Asıl konu sence Şizofren benden hoşlanıyor mu ve bunun yanında Narsist onu bana ayarlamaya çalışıyor mu?
Tonic: Aptal! Karşında duran ultra taş Colin Egglesfield’ı düşünmüyorsun da pabucumun Şizofren’inini mi düşünüyorsun !?!? Salaklık kapasiten doldu cicim!
Barbie: Her neyse senlede hiçbir şey konuşulmuyo!!
Film~Arası

Benim tabii ki de film arasında Sidikli Naciye gibi tuvaletim gelir (Yanlış anlaşılmasın Sidikli Naciye diye bir arkadaşım yok!). Ve hemen yetişmek için ve sağ çıkamazsam da ve ben wc deyken arayan olurda açamazsam diye telefonumu çok sevgili arkadaşım can yoldaşım dertlerim hep saygıyla dinleyen(!)Tonic’e bahşediyorum. Bundan sonra içim sızladığı için sözü helaliyle Tonic’e bırakıyorum. Valla benim de içim sızlamıyor değil.Hatta biraz utanıyorum ama benim bir suçum yok denilebilir yani. Ne yapabilirim aklım Colin Egglesfield’daydı ve kendi cep telefonum zannetmiştim. Olayı baştan alırsak bir olayı sonundan başına kadar anlatmakta üstümüze yoktur. Telefonumdan gelen bip bip sesiyle colin’le olan fantezilerimden uyanıyorum ve mesaja bakıyorum.
Mesaj
Biraz ani oldu ama galiba senden hoşlanıyorum. Benimle çıkar mısın?
Şizofren
Oha!!! What the f*ck?! Şizofren malı bana çıkma teklifimi etti.Ne bok dönüyor burada !! Gerçekten pembe diziyi döndü olaylar ağlayıyım mı güleyim mi bilmiyorum?! İkinci Aşk-ı Memnu vakası filan mı oluyor?!?! Ben sizi sıkmadan olayın aslını açıklayayım aslında o mesaj Barbie’nin telefonuna gelmiş ve ben cevap olarak bana geldiğini zannettiğim için ”Hayır” lafını birkaç küfürle süsleyip mesaj olarak geri attım. Bunu duyan Barbie sonradan çok köpürdü (Barbie’nin ağzıda iyi laf yapıyor aklınızda bulunsun :D) ve sadece 30 dakika 52 saniyeliğine bulanıma girdi. Zaten sonradan da o mesajı Şizofren’in değil de Narsist’in Barbie’yi küçük düşürmesi için yazdığını öğrendik. Aslında bir nevi Barbie’nin hayatını bir kez daha kurtarmış oldum (Allah razı olsun valla Tonic sen olmasaydın ne yapardım (!) canım)

Ohh be bitti sonunda klavyenin canını çıkardık sanırım ama değdi.
Sevgiler,
B@rbié ve T0nİc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder