19 Eylül 2011 Pazartesi

Artık O Kadar Şaşırdık ki Ne Diyeceğimizi Bilmiyore


OHA! Hayatımda bir yazıya başlamak kadar zor  ve sıkıntılı bir şey daha görmedim (tabi hergün ne giyeceğime karar vermek dışında.)Hayır yani yazının ilk cümlesini yazıcam diye konuyu unutuyorum sonra da konu aklıma geliyor bu seferde ilk cümleyi unutuyorum ve işte o zaman tüm dünyaya WTF diye bağırmak istiyorum. Vahh,Tonic’ciğim benim sen de acıların çocuğuymuşsun resmen de benim haberim yokmuş gerçi dün gece benim istediğim program izlenecek diye cazgır cazgır bağırırken hayat güzeldi ? Hele, sonra İbrahim gibi “Her şey benim elimde “ demene değinmiyorum bile.Ama dün gece her şey benim elimde diye bağırınca ödü bokuna karışan ben değildim naber? Ayrıca sen de dün gece Hürrem’in doğurduğu zaman ki gibi çığlıklar atarken resmen Hürrem’in Leo’nun ağzına tıkmaya çalıştığı lokumlar gibi benim ağzıma o cipsleri tıkmaya çalışırken Allah’tan boğuldum numarası yaptım da sen o zaman insafa geldin. Tamam Tonic çok dağıldık konuya dönelim.(Türkçe’si ne diye bunu söyledin şimdii  göt) Dün gece yaşanan soğuk savaş hakkındaki değerlendirmen bitti mi Tonic’cim?! 
Bir süre sonra
Barbie: Ya doğuramazsa?!?
Tonic: Saçmalama Selim bu tahta geçecek!!
Doğucak, DOĞUCAK diye bağrıyoruz. İkimizde koltukta sallanıyoruz ve korku dolu gözlerle ekrana bakıyoruz. Hürrem doğuruyor o çığlık atıyor, biz çığlık atıyoruz ve ne zaman o çığlık atsa TV’nin sesi on derece alçalıp bizim ki on derece yükseliyor. Barbie korkudan elimi sıkıyor ve ikimizde ekrana IKINN!!! diye bağırıyoruz.
Tonic: Eyvahh!! Barbieee doğuramıyor!!!
Barbie: Merak etme doğuracak Tonic!! Nefes al nefes ver!! Hu - hi - hu - hi - hu - hi…
 Tonic: Hep o İbrahim yüzünden Hürrem’i stres yaptı. Her iddiasına varım kadın doğururken bile plan yapıyordur.
“Çocuk Çığlığı”
Ahh, doğdu diye koltuktan zıplıyoruz ve patlamış uçuşuyor ama umrumuzda değil! Hürrem doğurduya gerisi boş artık derken dört dakikalık reklama giriyor ve Tonic yere dökülen patlamış mısırları atmak için poşet almaya gidiyor ben de telefonuma bakıyorum yirmi yedi cevapsız arama: Kırmızı Taç herhalde o stres duymamışım diyerek onu arıyorum.
Barbie: Aloo!! Kırmızı Taçç ne oldu çok önemli bir anda aradın Hürrem doğurdu!!! Oha hemde şehzade inanabiliyor musun??
Kırmızı Taç: Çooook kötü bir şey oldu L. Çizgili Don beni terk etti!!!
Baribe: Neee?!?! Salak o ya zaten o çizgili donu gözüktüğünden beri tutmamıştım onu. Hadi Tonic’lerin evine gel canım biz seni teselli edelim.
Kırmızı Taç: Yok sağol canım gelmeyim ama Tonic’i yanına çağır bir de size kısaca olayı anlatayım.
Tonic: BURADAYIMMMM!! SALAK O YA TAKMA KIZIM SENDEN DAHA İYİSİNİ Mİ BULACAK!!
Barbie: Tonic sakinnn!!!!
Kırmızı Taç: Tamam size her şeyi açıklayayım biz Çizgili Don ile haftaya EVLENİYORUZZZ!!!! Ahahaha kandırdım :D. Oha mükemmel bir evlenme teklifi etti inanamazsın!
Barbie: Neeee oha çoook mutlu oldum! Zaten anlamıştım o adamda bir centilmenlik söz konusuydu. Hem de çok akıllı bir çocuk maşallah maşallah!
Tonic: Ayy Barbie senin kadar iki yüzlüsünü görmedim daha biraz önce salak filan diyordun çocukcağazın arkasından. Yazık çocukcağaza pekte terbiyeliydi ne güzel oldu evlenecekleri!
Barbie: Tonic alemsin!
Kırmızı Taç: Neyse canlarım daha ben annemlere söyleyeceğim bunu hadi görüşürüz kavganıza doyum olmaz :D!
Biz Muhteşem Yüzyıl’ımıza devam ediyoruz… Allahım artık eminim şu caaanım Mahidevran’ıma üzüldüğüm kadar daha kuruyamamış ojemin bozulmasına bile üzülmemişimdir. Tonic’te Mahidevran ile göz yaşları döküyor:
Tonic: Süleyman şu kızcağızı niye sevmedin?! Ahh niyeee sen bizi niye sevmedin???!!!
Barbie: Kenidine gel Tonicc ben bile Hürrem’in doğum sahnesini izlerken bu kadar kaptırmıyorum.
Tonic: Sen kendini bu kadar kaptırmıyorsun çünkü kendini onun yerine koyamıyorsun. Onun çektiği acıları hissedemiyorsun!!! İkinci kadın olmak, Sülüman'ın diğer eşi olmanın ne anlama geldiğini bilmiyorsun !!!!
Barbie: Peki sen onun çektiği acıları hissedebiliyor musun ?
Tonic: Şey, pratikte hayır ama bi' 5 bölüm sonra eminim kavramış olurum.
Barbie: Hahaha tamam Tonıc'ciğim gel sana ilaçlarını içereyim.
Tonic: Offf,Barbie!

İkimizde kıkırdayark mutfağa geçiyoruz ve bira mı yoksa kahve mi içelim kavgası yapıyoruz ve biranın göbek yaptığı gerekçesiyle kahveyi seçiyoruz.

Tonic: Şaka gibi Kırmızı Taç evleniyor.
Barbie: Aynenn lan hem de tam 1 hafta sonra ne diye  1 hafta sonra ki? Sanki arkalarında atlı kovalıyor.
Tonic: Ne biliyosun belki kovalıyordur,Barbie.
Barbie: Tonic sana bundan sonra Muhteşem Yüzyıl yasak yasak anladın?
Tonic:Anladım sultanım,anladım.Barbie acaba Çırağan'da mı düğün yaparlar mı?
Barbie kafama yastık fırlatıyor.Biraz daha zorlarsam katilim olucak ve ben de onu hapislerde sürünmesini istemediğim için "Tamam lan şaka yaptım."diyorum.
Barbie: Yalnız Tonic 1 hafta da gelinlik bulunur mu ki ?

Kapı çalıyor.Tonic kapıya elini kolunu sallayarak gidiyor.Kolundan çekiyorum " Kimin geldiğini biliyor musun ki kapıyı açıyorsun ?"
"Evet"
"Kim?"
 "Bilmem" diyor ve mal mal gülmeye başlıyor. Yarın ilk iş bunu tedaviye yatırmak olsun. "Kim o ?" 
"Benim Kırmızı Taç."

Hemen kapıyı açıyorum ama ikimizde boynuna sarılıyoruz. "La la la la la en büyük fenerbahçe" diye şarkı söylemeye başlıyor Tonic bizden sıyrılıp çılgınlar gibi koltukta zıplayarak Fenerbahçe marşını söylüyor.Ki kendisi Galatasarylı. Kırmızı Taç'ın kulağına küçükken düşürmüşler de " diye fısıldıyorum. Koltuğa geçip Tonic'i pijamasının paçalarında tutup indiriyoruz.

Kırmızı Taç: Ya özlemişim sizin deliliklerinizi!
Tonic: Ay ne demek sultanım duyuduk evleniyormuşsunuz :D! Ayy kına gecesini de bizim evde yaparız di mi Barbie?
Barbie: Tabii, canım kesin senin evde yaparız. Ne de olsa en temiz, en düzenli ve 1 odalı 1 salonlu en büyük kral  dairesi ya?! :D
Tonic: Ya aşk olsun dalga geçme iyi tamam canım bizim evde yapmayız!!
Kırmızı Taç: Ya gerçekten inanamıyorum düğünüm nasıl olabilir ki?! Kesinlikle Hatice ve İbrahim tarzı bir şey olmasında.
Hepimiz evin içinde kahkaha atıyoruz. Muhteşem Yüzyıl çoktan bitmiş olduğunu anlıyoruz. Kırmızı Taç: “Gitti gitti taş gibi Mahidevran’cığın saraydaki havası gitti” diye gülüyor.  Bir anda Tonic Sultan Süleyman'ın taklidini yapıyor ve: "Sen kimsin?! Sen benim Mahidevranım değilsin!!" diyerek gülüyor. Artık komikliği bırakıp düğün etkinliklerini konuşurken koltukta uyuya kalıyoruz. Haftaya düğünde görüşürüz J.




2 yorum: