2 Eylül 2011 Cuma

Size Kanka Diyebilir Miyim ?



Ohh be sonunda Barbie’yle YANYANA AYNI ORTAMDA yazabildiğimiz 3.yazı bu. Malum alışveriş tabi indirimlerinden kafamızı kaldırıpta yazı yazmaya pek vakit bulamıyoruz da ^_^ . Şu anda yaz tatili yine bitmiş ve biz tatil köyüne gitme planları yapıyoruz. Yılın sorusu : Çeşme mi Bodrum mu?. Bu  sefer bu soru Barbie’den değil benden geliyor. Neyse söz Barbie de evet Barbie sendeyiz (oha benden süper haber spikeri olurmuş :D). Bu gün sizlere Tonic ile tanışma hikayemizi anlatacağız veletler (oha yalnız benden de süper ana okulu öğretmeni olur :D). Tamam Barbie kişisel meslek analizlerimizi yaptığımıza göre konuya dönelim. Bir de konuyu saptırmak da üstüne yok diye bana diyorsun kırılıyorum valla. Bu yazıyı yazarken Barbie’nin kuzini Kırımzı Taç (Bu aptalca ismi ilk defa Barbie değil de ben koydum) bize dehşet dolu gözlerle bakıyor. Fakat şu anda ne kadar büyük bir olaya şahit olduğunun farkında değil :D. Ben direkman sözü Barbie’ye bırakıyorum çünkü Barbie’nin aldığı yeni çikolatalardan aşırmaya Kırmızı Taç’la birlikte gidiyorum.  Zaten sizde beni hep yalnız bırakın Tonic bende tek başıma yazarım.
Günlerden bir gün bir varmış bir yokmuş… Off her zaman öyle başlayan masallardan nefret etmişimdir. Hayır Barbie onu yazmayacaktın işte(zira ben de nefret ederim bir varmış bir yokmuştan)  ve klavyeyi aniden alıp Barbie’yi İped’teki oyunlarla baş başa bırakıyorum.
Tanıştığımız gün bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. Bendeniz Tonic sevgilim (ex-aşkım) Bay Pinti'den yeni ayrılmışım moralim sıfır. Ehh yağmurda makyajımı alıp götürüyor.Hemen kendimi restorantaki tuvalette atıyorum. Şimdi sorucaksınız Tonic kadar sevimli masum iyi kalpli zeki sempatik… Oha Tonic azize gibi bir şeymişsin sen de benim haberim yokmuş meğersem (!). Bozmasan olmazdı dimi Barbie :D Bay Pinti’yle buluşacağım restorandan yavaşça içeri giriyorum amacım onunla aramızdaki buzları eritmek. Bay Pinti bu arada uzun boylu, esmer, kıvırcık saçlı yeşil gözlü aslında bir anlamda fiziksel olarak hayatımın erkeği gibi bir şey. Off valla sinirden ağlayasım geliyor ama ruhsal açıdan hiçte benim hayatımın erkeği gibi değil. Pinti (zaten çoğunluk özelliği pintilikten oluştuğu için adı benim için böyle) ve hala yıkamaya üşendiği kokuşmuş geri beyniyle ortalıkta dolaşan bir tip. Neyse yavaşça masaya doğru ilerliyorum ve gerçekten nedendir bilmem ama bu sefer onu kaybetmek istemiyorum. Neden mi bu sefer dedim çünkü geçen sefer aşırı pintiliği yüzünden ayrılmıştık. Beyefendiyle çok güzel bir balık restoranına gidecektik ama daha arabada “Ben maaşımı daha almadım aşkım o yüzden bu yemeği sen ödersen çok mutlu olurum” tarzında aklınca son derece kibar bir şekilde bunu söyledi. Tamam bir sefer olsa olur iki olur hatta beş bile olur ama her sefer de de bu denmezki be kardeşim. Ki hadi o maaşını daha almıyor ama benim daha bir işim bile yok ki. Neyse masaya dönelim ben sandalyeye oturur oturmaz hemen lafı yapıştırdı: ”Sen ödersin valla” Ne?!?! Tamam bu iş burada  biter benden bu kadar. Hemen o sinirle üstüne sosu dökmüş olabilirim ama bunu da kesinlikle hak etiğini düşünüyorum. Piç işte ya nolucak ?! Benim ayrılma hikayem burada biter söz yeniden Barbie de.
Ben bu sırada hiçbir şeyden haberim olmamış bir şekilde tuvalete doğru makyaj tazelemek için gidiyorum. Tam o sırada birisi boy aynasına yaslanmış ağlıyor. OLAMAZ, makyaj yapamayacağım. Acaba arkamı dönüp gitsem mi, yoksa ne olduğunu sorsam mı? Ama ne olursa olsun ikinci şıkkı seçiyorum çünkü hemcinsimin acı çekmesi (ki büyük ihtimalle bir erkek yüzünden) feminist duygularımı uyandırıyor. 
Barbie: Pardon, iyi misin?
Tonic: Hayır iyi değilim pinti erkek arkadaşımın üstüne az önce salata sosu dökmem üzerine bu işi bitirdik.
Barbie: Durup dururken niye döktün ki adamcağızın üstüne ?
Tonic: Ne adamcağız mı kendisi dünyanın en pinti insanındır hatta kendisine bazen içimden Bay Pinti diyordum onun yüzünden hayatımın en kötü 1 yılını geçirdim hem de bir hiç uğruna.
Barbie: Boşver erkeklerin hepsi böyle sen kurtulmana bak.
Tonic: Neyse senin de canını sıktım şimdi. Bu arada Tonic ben.
Barbie: Yok ya ne sıkıntısı boşver ben de Barbie.
Sonra yavaşça birbirimize telefon numarımızı Tonic’in sümüklü peçetelerine yazıyoruz. 2 ay sonra ben bir arkadaşımı arayacığım düşüncesiyle yanlışıkla Tonic’in numarasını çeviyorum. O günden beri can dostuyuz kalp kalp kalp.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder